10 Mart 2016 Perşembe

Brolaf kod



Çoğu kişi ölümden korkar. Olaf onlardan biri değil. Başıbozuk Olaf, sadece savaş çığlıklarının uğultusu ve çeliğin çeliğe çarpma sesi için yaşar. Zafere olan açlığı ve kolay unutulacak bir ölümle ölmenin korkusuyla, her çatışmaya gözü kapalı dalar. Varlığının ta derinliklerinden gelen kan dökme arzusuna teslim olan Olaf, yaşadığını sadece ölümle pençeleşirken anlar.

Lokfar yarımadası, Freljord'un en acımasız yerlerinden biridir. Orada donmuş ilikleri ısıtacak olan ateş hiddettir, bol bol akan tek sıvı kandır ve en kötü son; yaşlanıp, güçsüzleşip, unutulmaktır. Olaf; kazandığı zafer bol olan ve onları paylaşmaktan hiç çekinmeyen bir savaşçıydı. Bir akşam kabilesinin diğer üyeleriyle yağmaladıkları bir köyün yanık harabesinin başında oturmuş kendini överken, daha yaşlı savaşçılardan biri Olaf'ın şişinmelerinden bıktı. Cesareti varsa fal bakıp, geleceğinin de geçmişi kadar parlak olup olmadığını görmesini istedi. Bu meydan okumayla cesaretlenen Olaf, yaşlı yağmacının hasetiyle dalga geçti. Fal bakmakta kullandıkları hayvan kemiklerini avcuna aldı, sallayıp savurdu. Kabile üyeleri kehaneti okudukça neşeleri sönmeye başladı. Kemikler, Olaf'ın uzun bir yaşam sürüp eceliyle öleceğini gösteriyordu.

Çok öfkelenen Olaf, kehaneti yanlış çıkarmak için hışımla geceye daldı. Lokfar'ın çok korkulan buz yılanını bulup öldürmeye karar vermişti. Bu canavar, uzun ömrü boyunca binlerce insanı ve bir o kadar gemiyi yemişti. Onunla savaşırken ölmek, her savaşçıya yaraşan bir son olurdu. Olaf kendini canavarın zifiri karanlık ağzına atarken, zihni de benzer bir karanlığa gömüldü. Buz gibi suyun şokuyla uyandığında, ilk gördüğü dev canavarın paramparça edilmiş leşi oldu. Şaşıran ama vazgeçmeyen Olaf, dişi pençesi olan tüm efsanevi yaratıkları avlamaya karar verdi. Bunlardan birinin son savaşı olacağını umuyordu. Çok istediği ölüme her balıklama dalışında, aniden gözünü kan bürüyor ve nasıl yaptığını bile anlamadan savaştan galip çıkıyordu.

Olaf, savaşçılara yakışır bir ölümü ona hayvanların veremeyeceğini anlamıştı. O da, Freljord'un en korkulan kabilesi Kışın Pençesi'ne saldırmaya karar verdi. Tek kişinin koca bir birliğe meydan okuması Sejuani'nin hoşuna gitmişti, ama bu yüzden ona merhamet etmeyecekti. Saldırı emri verdi ve Olaf'ı bastıracak kadar çok sayıda savaşçı gönderdi. Ancak hepsi teker teker yenildi ve gözünü yine kan bürüyen Olaf, Kışın Pençesi'nin şefine kolayca ulaştı. Olaf'la Sejuani arasındaki çatışma o kadar şiddetliydi ki, buzullar sarsıldı ve Sejuani, durdurulamaz görünen başıbozuğu durdurmayı başardı. Silahlarını kenetlemiş dururlarken; Sejuani'nin keskin bakışları, Olaf'ın hiçbir silahın geçemediği çılgınlığını delip geçmeyi başardı. Olaf, Sejuani'nin ona bir teklifte bulunmasına yetecek bir süre boyunca yatıştı. Sejuani Olaf'a, seferine ona yardım ederse, istediği gibi şan ve şerefle ölmesini sağlama sözü verdi. Bunun üstüne Olaf, mirasını Freljord'un buzlarına kazıyacağına ant içti.

''Atalarına kavuştuğunda, Olaf gönderdi dersin.'' 
-- Olaf


DİPNOT:KULLANILMIŞ İSE BİLGİ VERİN UYGUN ZAMANDA GÜNCELLEYELİM!!!

kod:WWAU7SZMK4UFRJ

2 yorum:
Write yorum

Hey, we've just launched a new custom color Blogger template. You'll like it - https://t.co/quGl87I2PZ
Join Our Newsletter